Geçen gün Dr.Nihat KAYA’nın 12 Eylül’ü kendi yaşam deneyimiyle ele aldığı çok güzel bir yazısı elime geçti. Keyifle okudum. Daha önce de 1993 yılında Selçuk Şirin 12 Eylül üzerine bir yazı yazmıştı. Selçuk’ta bir çocuk gözüyle yaşadıklarını kaleme almıştı. Bu konuda Göle’de yazılan ilkyazı olması acısında çok önemli bir anlatıydı Selçuk Şirinin yazısı. Üstelik kimse 12 Eylül Kelimesini ağzına almaya cesaret etmediği bir dönemdi o sıralar. Nihayet 12 Eylül’ün üzerinde tam çeyrek asır geçti. Çeyrek asırlık bilinç tutulması açıldı. Çağan Irmak “Babam ve Oğlum”la , Yılmaz Erdoğan Vizyon Tele ile bizleri o günlere götürdü biraz…gerçi daha önceleri “Eylül Fırtınası” vb filmler çekilmişti ama onlar o kadar etki bırakmamıştı. Gerekli şoku yapamamıştı toplum üzerinde. Ve gün geldi bir devlet büyüğümüz kendini kastederek “her mülkiyeli komünisttir biraz” dedi.
Bu devlet büyüğümüz Devlet Bakanımız Sayın Abdüllatif Şener’di. Bir Televizyon programında “Her Mülkiyeli biraz komünisttir” demesi medya geniş yankı buldu. Bu cümle ile ilk kez ekonomik bir sistem olarak bir kavram kullanılmış oldu. Gerçi daha önce Milliyet Gazetesinde Can DÜNDAR’ın kendisiyle yaptığı söyleşide bunu yıllar önce belirtmişti. CNN de bu konuyu biraz daha açmış. Mülkiyelilerin devletçi hassasiyetlerine değinmiş “biraz komünistliğin” bu devletçi hassasiyetten kaynaklandığını ifade etmişti.
Sayın Şener bu konuşmasından sonra daha önceleri halka öcü olarak gösterilen komünizme karşı bu söylemden sonra kamuoyunda bir sempati yükseldi. Nasılsa Devlet bakanımız ve Başbakan Yardımcımız komünizmden övgüyle kendine pay çıkarmıştı.
Sayın Bakanımızın kominizme olan yakınlığı sadece mektebi mülkiyeden gelmiyor, Kars’la yakın bir ilişkisi var galiba. Babası Kars’ta demiryollarında görev yapmış ve Bakanımız az olsa Kars’ı ve Karslıyı onların toplumsal olaylara olan yakın ilgisini gözlemleyebilmiştir! Yine Karsta bir demiryolu çocuğu olmak devleti tanımaktır birazda. Özal deyimiyle Demiryolları komünist rejimlere mahsus bir ulaşım sistemi ise Sayın Bakanımız aynı zamanda bu sistemden lokmalarla büyümüştür her demiryolcu ve her demiryolu çocuğu gibi.
Bakanımızın mezun olduğu Mekteb-i Mülkiyenin Dekanı da bir Karslıdır. Karsın 12 Eylül öncesi küçük Moskova olarak ün salmış bir ilçesinden ve halen o ilçenin ismini Soyadı olarak onurla taşıyan Sayın Prf Dr. Celal GÖLE.
Düz bir mantıkla Karslılar ve kominizim arasına gizli bir ilişki var diyebiliriz! Mülkiyelilerin ve Karslıların ortak noktasını buradan geliyor olsa gerek. Eğer siz hem Karslı hem de Mülkiyeli ise iseniz Hayata bakışınız nasıl olursa olsun siz bir az komünistsiniz demektir!
Tayfun Talipoğlu bu alanda yaşadıklarını yüksek sesle seslendirmiş bir Karslı ve Mülkiyelidir. Kaymakamlık sınavı kazanır ama mülakatta kendisini bir şekilde elerler. Yıllar sonra öğrenir kendisinin çok azılı bir komünist olduğunu!
Dr. Nihat Kaya 12 Eylül öncesi Göle’den Adalet Partili bir aileye mensup olduğu için İstanbul’a gelmek zorunda kalır. İstanbul’da eğitimini sürdürmek için tesadüfen kaydolduğu sol öğrencilerin yoğun olduğu Lisede Karslı olmasından dolayı kendisine sempatiyle bakılır. O da biraz komünistliğin faydasını burada görür…
İşin şakası bir yana gerçektende toplumsal konularda Karslıların duyarlılıkları diğer yöre insanlarından daha fazladır. Türkiye Cumhuriyeti daha kurulmadan Cumhuriyet kültürünü benimsemiş ve Cumhuriyet kurmuş bir yöredir Kars. Devlet konusunda bir mülkiyeli kadar hassastır her Karslı. Bu nedenle Karslıların yaşama bakışı nasıl olursa olsun onlar için biraz komünisttir desek yanlış olmayacak.
Bu gün Abdüllatif Şener Nasıl Hükümet içinde Yolsuzluk konularında alnın akıyla mücadele veriyorsa, devletin en önemli kurumlarının özelleştirme uygulamaları nedeniyle peşkeş çekildiği bir dönemde, özelleştirmelerin yolsuzluk, yoksulluk ve işsizlik olarak halkı vurduğu bir dönem de Emek alanında yüzlerce Karslı da özeleştirmelere karşı bu hasasiyetlerinden dolayı en ön saflarda mücadele ediyor. KESK’te DİSK’te ve diğer demokratik kitle örgütlerinde… Güzel ve Yaşanabilir bir dünya ve ülke için