Ne balık olalım Nede olta Olabiliyorsak Ya tohum olalım Ya da da toprak Y.AKIL ........................................................................................
Suçumuz bizim
Ne rüzgârlarla sürüklendik Nede dalgalar kırabildi dümenimizi Bazen bir yunusun peşine takıldık Bazense takip etti bizi martılar Ama biz; Hep zeytin dalı aradık kıyılarda Birde; Gökyüzünde beyaz güvercin… İşte budur Bütün suçumuz bizim. Y.AKIL
Temmuz 2012 Sincan F Tipi Cezaevi ........................................................................................
Ayakkabı-lar Bir çift ayakkabı Okyanusa dalan balına kuyruğu Birinin altı sağlam Birinin altında ise Kadım bir halkın Kapanmayan yarası –delik-
Anladım O yarayı taşırdı hep Nereye gitse o yara
onunlaydı. Bu yüzden adımlarını “Ürkek bir güvercin “gibi atardı.
Aylar sonra Ruhu çekilmiş bedenlerde Ayaklarda çoğaldı ayakkabılarda Katırlara yüklü bedenlerde Sarkan küçük küçük Ayakkabılar vardı… Bir değil, beş değil, on değil… “Otuz üç”ün ötesindeydi. Hem kendi toprağının içinde Hem sınırın ötesindeydi. Tanınmayan bir kimliğin Tanınmayacak olan yüzlerin Parçalanan ellerin parmak iziydi her biri… ........................................................................................
UYKU TUTMAZ DEPREMİNGÖZLERİ uyku tutmaz depremin gözleri, Ne gece dinler, ne gündüz. Beşiğe çevirir bir şehri Bebekler son nefesiyle susar. Ana-baba çığlığı İnletir yeri göğü. Siyahın en koyu tonuyla Bulutlar yorgan olup Örter Van'ın üstünü. Saatler durur, Saniyeler deniz seviyesine indirir şehri Bir "Yunus" çırpınır, Bir gözü "Ceylan " bir gözü "Uğur" İnler anadiliyle; "Ez di mirim, Ez di mirim." Milyonların anladığı, Kadim bir dilin sözleri Yine anlaşılmaz "bir şeyler" olarak Kayda geçer canlı yayında... "Anlı" ve Canlı yayınlar En ağır darbeyi vurur Sarsar yürekleri Kifayetsiz kalır "Richter "ölçeği... Yunus AKIL Not:Bu şiir emek ve toplum dergisinde yayınlanmıştır. ..................................................................................................
Gecede uzar Bazen gecede uzar Uzar gider yol olur Görüş günü öncesi Sonra bir volkan patlar içinde
Açılır demir kapı Bir sel olur özlemin Nehre döner bedenin Akıp taşar görüş kabinlerine Çatlak bulmuş lav gibi…
Ellerin uzanır bilinçsizce Sonra eller uzanır Süzülür birbirlerine Bir sülük gibi Sonra cama yapışır kalır…
Hasretin yalımları Parlar nemli gözlerde Bakışlar dokunur birbirine Alır nemini gözlerin Biter “ kapalı görüş” Dudaklarda tuz kalır.
Çekilir eller Sallanmak için geriye Camda avuç izleri Yürekte hüzün kalır. 3 Ağustos 2012 .................................................................................................
-Ömrünün baharında solan sanayi çocuklarına-
USTAM BEN ÖLMÜŞÜM
Gözlerim buluta asılı kaldı Bir bilet parası canımı aldı Bir tren altında ölmekte vardı Ustam ben ölmüşüm biliyor musun?
Raylar arasında bedenim cansız Boşaldı damarlar kaldım ben kansız Ruhum göç eyledi hem de figansız Ustam ben ölmüşüm biliyor musun?
Bir bilet parası beş ekmek eder Yoksulun çocuğu hep kaçak gider Vagonlarda düşmek bizlere kader Ustam ben ölmüşüm biliyor musun?
Erkenden uyanan uykumu alır İşteyken gözlerim uykuya dalır Haftalığım bende bir saat kalır Ustam ben ölmüşüm biliyor musun?
Nasırlı ellerim kalem tutmadı. Usta olmaya da ömrüm yetmedi. Felek bizi bir gün mutlu etmedi Ustam ben ölmüşüm biliyor musun? 2009- Yunus AKIL ..................................................................................................