Abdulselam Kılıç Baştan ikinci. KESK Heyeti ve çalışma arkadaşlarıyla birlikte kazadan önce
GEÇİKMİŞ
BİR HAZİRAN YAZISI
“Sokaktayım
Gece leylak ve tomurcuk kokuyor
Yaralı bir şahin olmuş yüreğim
Uy anam anam
Haziranda ölmek zor...
Havada tüy
Havada kuş
Havada kuş soluğu kokusu
Hava leylak ve tomurcuk kokuyor
Ne anlar acılardan güzel haziran
Ne anlar güzel bahar
Kopuk bir kol sokakta çırpınıp durur...” Hasan Hüseyin Korkmazgil
Zemheride gecikmiş bir Haziran
yazısı kaleme almak ne kadar zor olsa da vicdanınız sizi o yazıyı yazmaya
zorlar. O yazı isteğe bağlı bir yazı olmaktan çıkar, mutlaka yerine getirilmesi
gereken bir göreve döner. Göz göre göre işlenen iş cinayetlerin durması için… Kamuoyunun
bu cinayetlerin farkına varması için… Ve de tarihe not düşmek için…
2-3-4 Aralıkta yapılan İşçi
sağlığı güvenliği kongresi bütün iş kollarında benzer iş cinayetlerinin
yaşandığı ortaya çıkardı. BTS’nin bu kongrede sunduğu sözlü bildiri bir nebzede
olsa dikkatleri üzerine toplasa da yaşanan dramı ortaya koymada kendi kanımca
yeterli olmadı. Olamazdı da… Çünkü son 15 yılda demiryollarında kanla
ıslanmayan istasyonu bırakın ray kalmadı desem abartı olmaz. Bu 15 yılın son
beş 7 yılı ise kazaların çetelesinin bile tutulmadığı bir sürece dönüştü… Trenlerin
tehiri gibi kazalar, ölümler, yaralanmalar de artık kanıksanmış…
BTS ‘nin bu kazalara karşı
vermiş olduğu mücadele de ne yazık ki demiryolcularda ve kamuoyunda gerekli
duyarlığı oluşturmuyor. Birlikte nöbette çıktığı arkadaşının bacaklarının
kesilmesi ya da kafasının feci şekilde 2 tampon arasında ezilmesi demiryolcular
için bir şey ifade etmiyor. Bayramda kurbanların kesilmesi gibi olağan
karşılanıyor… Adeta bir beyin donması yaşıyor demiryolcular… Bir kaza
yaşandığında “yine mi” bile deyip sıradan bir tepki bile vermiyor. Hafıza kaybı
yaşıyoruz bir bütün. Dün yitirdiklerimiz hatırlamadığımız için bu gün
yitirdiklerimize “yine” deyip tepki veremiyoruz…
Bu cinayetlere dur demek için ortaya
koyduğumuz eylem ve etkinliklere katılan duyarlı arkadaşlarımız yaşamını
yitirmesi yada uzuvlarını kaybetmeleri ise tam bir ironi…
Abdulselam onlardan birigeçen yıl Haziran da bir iş cinayetinde 2 ayağını
kaybederek kurtulan bir arkadaşımız. Kurtulan diyoruz çünkü kurtarılmayarak
yaşamı yitirenleretanık olunca bir
arkadaşının iki ayağını yitirmesine de seviniyor insan. Onun hikâyesini anlatmadan Demiryollarında geçen
yıl mayıs ayından bu yıl hazirana girerken neler olduğunu kısaca anlatayım.
25 Mayıs
2011 Derince Tren Garında Manevra esnasında Tren Teşkil Memuru arkadaşımız Ercan
Katıkgeçirdiği kaza sonucu ölümden
döndü
29 mayıs 2011 tarihinde Başkent Ekspresinin Pamukova da hemzemin geçitte TIR’a çarpması sonucu arkadaşımız Başmakinist İbrahim KARAÇIRAY hayatını kaybetti. Çalışma arkadaşlarımız Makinist Veysel SAMAST, Tren Şefi Mehmet KAYA, Kondüktör Hıdır POLAT yaralandı.
2 Haziran 2011 tarihinde Bahçe İstasyonunda meydana gelen karambolde arkadaşımız Makinist Mehmet KARAMAN vefat etti.
18 Haziran 2011 tarihinde Erzurum da arkadaşımız Tren Teşkil memuru Abdulsamet KILIÇ manevra esnasında tren altında kalarak iki bacağını kaybetmiştir.
22 Haziran 2011 tarihindeKarabük’te meydana gelen karambol de işçi arkadaşımız Ali GÜNAYDIN vefat etmiş 9 arkadaşımız ise yaralandı. Daha önce ortalama 45 günde bir meydana gelen ölümlü kazalar artık bir haftaya kadar düştü.
Abdulselam 26 henüz yaşında
Amed doğumlu. Üniversite öğrencisi. Orta halli bir
aileninbeşinci çocuğu. Bir gün TCDD’nin
tren teşkil memuru alacağı bilgisine ulaşır. “Tren Teşkil Memuru” kelimesinin cazibesine katılır. Hemen form
doldurur. Kamu personeli sınavında aldığı puan bu kadroya atanmasını çok kolay
sağlar. Gaziantep teki yüksek öğrenimini
yarıda keser. Başlar vagonlar arasında memuriyete...
Erzurum Garına Karakış tez gelir. Kara tren tez gelmez. Erzurum
garı, Erzurum ovasına benzer
Birinin katarı gecikir birinin baharı… Leylekler tam vaktinde gelse de,
katarları gibi baharı da hep tehirlidir. Bu yüzden şilanları çoğu kez açmadan yenik
düşer tipiye. Palandöken serinletir rayları. Ne kadar serinkanlı olsa da dayanmaz insan raylar arsında bir dostun (Ayakkabılarının
öksüz kaldığını duyduğunda) Ayakları ile son adımı attığını duyunca…
Addülselam 26 bahar görmüş ,Islanmış yağmurdan. Haziranın 18 geldiğinde
kadar koşmuş koşturmuş.Dağ- taş ova-
vadi demeden. Tırmanış patikalar . Kapılmış Haziranın büyüsüne
Ve 18 haziran geldiğinde ıslanmış raylar. Balastlar boyanmış ala.
Bedenden ayrı düşmüş çırpınan bir çift kopuk bacak. Abdüsselam ömrünün baharında patlamış
bir tomurcuk. Bir gonca. Rengini vermiş raylara. . Bilmezmiş manevracının ölümünün
gizli olduğunu gölgesinde , Balasta
üstünde,Vagonlar arasında …
18 haziranda acı acı ötmüş tren sireni. Bilir demiryolcular bu sirende
bir istasyonda ya bir hayat karardığını yada bir çift ayakkabının öksüz
kaldığını. Goncanın kızıl güle döndüğünü.
“Haziranda ölmek zor” der Hasan Hüseyin ( Korkmazgil).“Ne anlar acılardan
güzel haziran/ Ne anlar güzel bahar” ama şimdi “Kopuk bir kol” değil “ kopuk
bacaklarçırpınıp durur sokakta değil Erzurum
Garda raylar arasında…
Artık söz tükenir arayıp bir geçmiş olsun bile diyemezsiniz