GÖLENİN SARAÇLARI
GÖLE’NİN SARAÇLARI
Saraçlık en eski mesleklerden birdir. İnsanoğlunun binek hayvanlarını evcilleştirmesine dayanır. Özellikle atın bir ulaşım ve tarım aracı olarak kullanılması beraberinde saraçlık mesleğini geliştirmiştir. İlkel toplumdan Feodal topluma geçişte üzenginin kullanımı belirleyici olmuş insanlığa yeni bir çağ açmıştır.Üzengi sayesinde insanların saatlerce at üzerinde kalmaları, onların yerleştikleri yerlerin çok ötelerine seyahat etmelerine yada başka toprakları istila etmelerini sağlamıştır.[1] Çağına denk düşerek savaşçı bir toplumun oluşmasında ön ayak olmuştur. Bu toplumda atın insan yaşamındaki yeri hayatı değer taşır. Takı buhar ve motorla çalışan ulaşım araçları icat edilene dek. Buharın sanayi ve ulaşımda kullanılması üzengiyle başlayan devre bir nokta koyarak sanayi çağı ve toplumunun oluşmasının koşularını hazırlamıştır. Sanayi çağında sanayileşen ülkelerde atının önemin azalmasıyla birlikte saraçlık mesleği de gerilemiş bazı ülkelerde ise tamamen ortadan kalkmıştır. Osmanlı imparatorluğunun sanayi devrimini kavrayamaması saraçlık mesleği acısından olumlu bir iz bırakmıştır. Bütün dünyada bu meslek yok olmaya yüz tutmuşken İmparatorluğun önemli merkezlerinde bu meslek altın yıllarını yaşamaya koyulmuştur. Bursa, Eskişehir, Tokat, Manisa ve İstanbul saraçlığın önemli merkezleri olarak tarihe not düşmüştür. Özellikle balkanlarda Osmanlının daralmasıyla bu merkezlere yapılan göçler bu şehirleri Saraçlar şehrine dönüştürmüştür. Buralara gelen saraçlar Avrupa tarzı üretim biçiminini de beraberinde getirmişlerdir. Ülkemizde özellikle Ermeni ve Rumlar tarafından icra edilen bu meslek, bunların göçmesiyle tamamen balkanlardan gelen saraçlara kalmıştır. Balkanlardan göçen saraçlardan bağımsız olarak gelişen Kars yöresi önemli bir saraçiye merkezidir. Karsın serhat şehri olması saraçiye üretiminde binek takımlarında (eyer, silebent gem vb) Gürcü, Ermeni ,Ecem ve Kafkas etkisini ,. Koşum takımlarında ise (hamut, çeki kayışı, gömlek vb.) ise özellikle malakanların etkisi hakimdir. Tokatta koşum takımı imal eden saraçların 93 harbinden sonra Kars’tan gittikleri rivayet edilir. 93 harbi sonrası Karsın 40 yıl Rusların egemenliğinde kalması özellikle dünyaca ünlü kazak atlıların yada yöre halkınca “saldat” olarak bilinen atlıların Kars’taki saraçlık mesleği üzerinde önemli etkileri vardır. Özellikle binek hayvanlarında kullanılan eyerlerin menşe ve yapımları aslında halkın sınıfsal ve ekonomik durumunu da ortaya koyar. Ağa, bey, devlet erkanı tarafından genellikle Kafkas eyeri denilen sarı ile işlemeli eyerler kullanılmaktaydı. Asker ve süvariler genelde kasnağı demir den yapılı daha dayanıklı olan eyerler kullanmakta halksa genelde kasnağı ağaç ve minderleri keçeden yapılı eyer takımı kullanılır. 1 dünya savaşından sonra ise Özellikle Marshall yardımından sonra traktörlerin hayata girmesiyle atların tarımdaki yeri önemli ölçüde azalır. Kars yöresi bu anlamda diğer yörelerden farklılık arz eder. Çünkü çoğrafı koşulları ve arazi yapısı ve halkının yaşam biçimi o yıllar da ata bağımlı bir yaşamı mecbur kılmıştır. Bu nedenle saraçlık mesleği Kars’ta kendine yaşam olanağı bulur. Bir zamanlar sayıları yüzlerle ifade edilen saraçlar bir elin parmakları kadar azalsa da Kars yöresi halen bu mesleği yaşatmaktadır. Tokat , Eskişehir ve Bursa yöreleri Karsın ihtiyaç duyduğu at koşum ve binek takımlarını üretmektedir.Kars ve yöresindeki saraç esnaflarsa hem üretim hemde ticaretini yapmaktadır. Göle Kars yöresi içinde özgünlüğe sahip bir yerleşim yeridir. Ovası, ormanları, çayır ve meralarıyla kendisini hemen fark ettirir. Göle geçmiş yıllarda ona yakın saraç varken bugün bu sayı 1 inmiştir. 1970 yıllarda yaşanan petrol krizi Göle ye Traktörlerin girmesini geciktirmiştir. Yöre halkı tarafından Kaşka olarak ifade edilen 4 tekerlekli ve traktör remörklerinden esinlenerek yapılan ve aynı işleve sahip at arabaların yaygınlaşması burada saraçlık mesleğini canlandırmıştır. Bunun sonucu olarak Göle Tokat, Bursa ve Eskişehir’deki saraçların en büyük müşterisi haline gelmiştir.Göle’de ilkel yöntemlerle daha önce yapılan bu meslek gelişmiş, çağdaş araçlarla yapılan saraçlık mesleği gelişmiştir. Bunun sonucu Eskişehir, Bursa ve Tokat ta üretilen saraçiye malzemeleriyle kalite ve fiyat olarak rekabet eden Nazım Akıl ve oğlu Yavuz AKIL tarafından işletilen “AKIN SARAÇİYE” ayakta kalmış, diğerleri ise bu mesleği bırakmıştır. Akın saraçiye bu süreci Şenkaya dan esinlerek yaptığı kaliteli üretimle atlatmıştır. Daha önce sadece saraçlık yapan akın saraciye son yıllarda zorunlu olarak branda işine girmiştir. Göle’nin doğal parçası olan Şenkaya’ da faaliyet gösteren ve ürettiği eyer takımlarıyla dünyada meşhur olan Mehmet ve Ahmet Ünal kardeşlerin “Örtülü Saraçiyesi” Akın Saraçiye kadar şanslı olamamıştır. Motosikletlerin ormancılar tarafından yaygın kullanımı ve yöre halkı tarafından binek atlarına olan talebin azalması bu mesleğin Şenkaya’ da devam etmesini imkansız kılmış, Şenkaya da üretilen kaliteli eyer takımlar İstanbul eyeri olarak kabul gören piyasa malı olarak ucuz ve kalitesiz eyerler karşında tutunamamıştır. Saraçlık mesleğini değirmenci bir ermeni kökenli vatandaşımızdan öğrenen Mehmet ve Ahmet ÜNAL kardeşler fabrikasyon karşında yenik düşmüş, ekmek yiyemedikleri bu mesleği bırakmak zorunda kalmışlardır. Şenkaya mesleklerini icra edemeyen bu saraçlar ülkemizin önemli bir meslek kolunun kopan en önemli halkalarından biridir. Kendileriyle birlikte binlerce yıldan beri bu yörede devam eden sadece tekniğini kendilerinin bildiği “Şenkaya eyerleri” tarihe karışmıştır. Bu mesleğin ve en önemlisi “Şenkaya Eyerlerinin” gelecek kuşaklara bir kültür hazinesi olarak bırakılmaları ne yazık ki mümkün olmamıştır. İşin en acı yönü ise bu kardeşlerin bu mesleği kendilerinden sonra icra edecek çırak kalfa ve usta bulamamalarıdır. Şenkaya saraçlarının bu hüzünlü sonu Göle saraçlarını da beklemektedir. Özellikle Gaziantep üretimi dokuma kolonlardan yapılan koşum takımları Gölede deri işlemeciliğini neredeyse bitirmiştir. Akla gelebilecek her türlü koşum takımının naylon kolonlardan yapımı ve yöremizde bunlara olan talebin artması çok yakın gelecekte İlçemizde faaliyet gösteren son saraç dükkanın kapısına kilit vurulması yada deri işletmeciliğinin bırakılmasıyla son bulacaktır. Akın Saraçiyenin tercihi nasıl olursa olsun sonuçta bu meslek dalı ilçemizde en fazla beş yıl daha yaşabilecektir. Yakın gelecekte deriden yapılmış koşum takımlarıyla koşulan , deri eyer takımlarıyla binilen atları, kör arabalara koşulan öküzler gibi film yada kartpostallarda görmemiz mümkün olacak. [1] Draker kapitalist ötesi toplumDüzenlemek için buraya tıklayın. |
|